8 Mart Dünya Kadınlar Günü… Yıllardır kadınların mücadelesini, özgürlüğünü, eşitlik için verdiği savaşı anımsatan bir gün. Hepimiz biliyoruz ki kadın olmak sadece biyolojik bir gerçek değil; her gün, her an yeniden kanıtlanması beklenen bir güç, bir direniş, bir var olma hali. Ve dans… Dans da tıpkı kadınlar gibi, içindeki özgürlüğü haykıran, kurallara rağmen var olan, hep yeniden doğan bir sanat.
Bu yazı bir kutlama değil. Çünkü kadınların mücadelesi bir günle kutlanamayacak kadar büyük, derin ve sürekli. Ama bu yazı bir hatırlatma olabilir. Kadınlar olarak sahnede, sokakta, işte, evde, her yerde var olduğumuzu ve bu dünyayı değiştiren gücümüzü bir kez daha anımsamak için.
Kadın ve Dans: Yüzyıllardır Devam Eden Bir Hikaye
Dans, kadınların kendilerini özgürce ifade edebildikleri nadir alanlardan biri olmuştur. Binlerce yıl önce ritüellerde, ayinlerde dans eden kadınlardan bugünün sahnelerinde ışık saçan dansçılara kadar değişmeyen tek şey, hareketin içindeki özgürlük.
Ama bu özgürlük her zaman kolay elde edilmedi. Kadınların sahnede olmasının yasak olduğu dönemler yaşandı. Kadın dansçılar küçümsendi, sanatları yok sayıldı. Ama dans eden kadınlar hiçbir zaman durmadı. Çünkü bedeninle hareket etmek, varlığını göstermek, tüm dünyaya “Buradayım” demenin en doğal yollarından biridir.
Biz kadınlar, dans ederek sadece ritme ayak uydurmuyoruz; biz kendimizi anlatıyoruz.
Dans, Kadınlar İçin Neden Bu Kadar Güçlü Bir Alan?
Dans, kadınlar için sadece fiziksel bir aktivite değil. Dans, bazen isyan, bazen kendi bedeninle barışmak, bazen de içindeki neşeyi haykırmak için bir alan açıyor. Ve en önemlisi, dans ederken kim olduğuna, nasıl göründüğüne, başkalarının seni nasıl gördüğüne dair hiçbir şeyin önemi yok.
Dans ederken güçlü hissedersin çünkü kimsenin izni olmadan, sadece kendin olarak var olabilirsin.
Dansın kadınlar için bu kadar anlamlı olmasının birkaç sebebi var:
1. Özgüven ve Sahiplenme
Kadınların bir zamanlar “nasıl oturacağına, nasıl duracağına, nasıl konuşacağına” dair dayatmalara maruz kaldığını düşünürsek, dans etmek bir nevi bu zincirleri kırmaktır.
İlk başta çekingen olabilirsin. Ama bedeninle barışmaya başladığında, aynada kendine baktığında ve “Evet, bu benim!” dediğinde, işte o zaman her şey değişir.
2. Dayanışma ve Birlikte Hareket Etme
Kadınlar sahnede, stüdyoda ya da sokakta dans ettiklerinde birbirlerinden güç alırlar. Bir grup dansının içindeki uyum gibi, hayatta da birbirimize destek olarak var oluruz.
Dansın en güzel yanlarından biri de budur. Bireysel bir ifade olabileceği gibi, aynı zamanda birlikte hareket etmenin, destek olmanın, birbirimizi kaldırmanın da bir yolu.
3. Sanatla Anlatmak, Sanatla Direnmek
Kadınların sanatla direndiği, hikayelerini anlattığı, sesini duyurduğu sayısız örnek var. Dans da bunlardan biri.
Flamenko’da isyanı, çağdaş dansın özgür adımlarında var olma savaşını, hiphop’un enerjisinde sınır tanımamayı görebiliriz. Her dans, kadınların bir mücadelesini, bir hikayesini anlatır.
Kadınlar Sahneyi Hak Ediyor, Hem De En Güçlü Haliyle
Geçmişte sahneye çıkmaları yasaklanan, sanatta erkeklerin gölgesinde kalan, yetenekleri görmezden gelinen kadınlar…
Bugün dünyanın en büyük dans sahnelerinde isimlerini altın harflerle yazdırıyorlar.
Beyoncé’nin sahnede dansla bütünleşen güçlü performanslarını, Misty Copeland’in balede kadın bedeninin kalıplarını yıkan hikayesini, Jennifer Lopez’in sahne şovlarında yarattığı etkiyi düşünün… Kadınlar artık sahnede var olmanın çok ötesinde; sahneyi ele geçiriyorlar!
Ve bu sadece büyük isimlerle sınırlı değil.
Her gün, her şehirde, her sahnede kadınlar kendilerini dansla ifade ediyor, bedenleriyle varlıklarını ilan ediyor.
Ve bu, hepimiz için bir ilham kaynağı olmalı.
Dans Etmek, Kadın Olmanın En Güzel Kutlamalarından Biri Değil Mi?
Kadınlar Günü, sadece bir tarih değil. Hakkımız olanı hatırladığımız, ne kadar güçlü olduğumuzu birbirimize gösterdiğimiz bir gün.
Ve belki de bu yüzden, dans kadınlarla bu kadar iç içe.
Çünkü biz kadınlar, dans ederek sınırları aşıyoruz.
Çünkü biz kadınlar, dans ederek kendimizi anlatıyoruz.
Çünkü biz kadınlar, dans ederek birbirimize güç veriyoruz.
Bugün, Kendini Kutlamayı Unutma!
Kadınlar Günü’nde dans et, yürüyüş yap, müzik aç, en sevdiğin şeyleri yap, kendini hatırla!
Bugün, kendin için bir şey yap. Çünkü sen bu dünyada var olmayı, ışığını yaymayı ve en önemlisi, olduğun gibi kabul edilmeyi hak ediyorsun.
Ve unutma: Kadınlar dans ettikçe dünya daha güzel bir yer haline geliyor. 💜
AYRICA DİĞER YAZILARIMIZA DA BURADAN GÖZ ATABİLİRSİNİZ
Via Dance olarak, sahne sanatlarına olan bağlılığımızı bir adım öteye taşıyor ve yeni platformumuz Via Cast ile projeler için sanatçı sağlayan, profesyonel dansçılar ve oyuncular için fırsatlar sunan yepyeni bir alan yaratıyoruz.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü… Yıllardır kadınların mücadelesini, özgürlüğünü, eşitlik için verdiği savaşı anımsatan bir gün. Hepimiz biliyoruz ki kadın olmak sadece biyolojik bir gerçek değil; her gün, her an yeniden kanıtlanması beklenen bir güç, bir direniş, bir var olma hali. Ve dans… Dans da tıpkı kadınlar gibi, içindeki özgürlüğü haykıran, kurallara rağmen var olan, hep yeniden doğan bir sanat.
K-Pop dansı öğrenmeye başlamak heyecan verici ama bazen de beklenmedik deneyimlerle dolu bir yolculuktur. BTS, BLACKPINK, Stray Kids koreografilerini izleyip “Bunu yapabilirim” diye düşündüğün an her şey başlar ama işin içine girdikçe bambaşka bir dünya seni bekler.
Bu rehberde, dans etmek isteyenlerin en çok merak ettiği sorulara cevap vereceğiz. Eğer dans etmeye başlamak istiyorsan ama nasıl bir yol izleyeceğini bilmiyorsan, okumaya devam et ve dans dünyasının kapılarını arala!